“Görünmeyenin peşinde ”

İ r e m Ç o b a n

İrem Çoban, birincilikle bitirdiği lisans eğitimini ve yüksek lisansını Galatasaray Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema ana bilim dalında tamamladı. ABD, Japonya, İtalya, Kanada, Almanya, İngiltere, Türkiye, Güney Kore, Bulgaristan gibi dünyanın çeşitli ülkelerinde karma sergilere, festivallere ve workshoplara katıldı. İtalya’nın Lecce kentindeki Primo Piano LivingGallery’nin düzenlediği “Art Woman 2020 Geo-Graphies” sergisinde Tell Me My Future adlı video çalışmasıyla en iyi teknik uygulama ödülünü kazandı. Sanatta yeterlilik programını Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar ana sanat dalında tamamlayan İrem Çoban, çalışmalarına İstanbul’da devam etmekte.

Günümüz dünyasında bireylerin –kendim de dahil– kendilerine yaşamak üzere sunulan hazır hayatlar içerisindeki kıstırılmış yaşamları ve kimi zaman fark etmeden yaşadıkları bunalımlar beni her zaman etkilemiştir. Özellikle ataerkil toplum düzeni içerisinde kabul gören erkek egemenliğinin baskıladığı kadınların ve azınlık toplumsal cinsiyet kimliklerine sahip bireylerin yaşadıkları gibi gerek bireysel gerekse toplumsal çığlıkların dışa vurulması; kötünün kötü olarak kalmaması, içsel dünyaların arınması ve serbest kalması için gereklidir. Bu noktada özgürleşebilmemiz için içimizi, kendimizi, düşlerimizi ve endişelerimizi korkmadan dışa vurabilmemiz gerektiğini düşünüyorum. Gerçek her zaman herkese göre görülebilir olduğu sürece, görüleni bir kez daha göstermektense görülmeyeni, görülmek istenmeyeni görünür hale getirmek bana daha heyecanlı ve etkileyici geliyor. Çalışmalarımı da bu eksende gerek gündelik hayat pratikleri içinde gerekse yaşama dair genel bakışlarımızda içselleştirdiğimiz

duyguları dışarı çıkararak somutlaştırmaya çalışıyorum. Dijital çizim, video, fotoğraf, film ve hareketli grafik gibi alanları disiplinler arası biçimde bir arada kullanmaya özen göstererek aslında insanlık olarak sahip olduğumuz çok boyutluluğu aktarmayı; zihnimizin gizli yerlerinde sakladığımız kirli çamaşırlarımızı ve içsel enerjileri soyut formlarla görselleştirmenin ve somut hale getirmenin önemli olduğunu düşünerek gün yüzüne çıkarmayı amaçlıyorum. Toplumsal cinsiyet ve kimlik sorunlarına odaklanan çalışmalarımda, feminist sanatın temsil olgusunu araştırıyorum. Bu bağlamda iklim krizi ekseninde gelişen sorunlar, diğer tarafta pandemi nedeniyle karantinada olan toplumsal hayatlarımızda kadına şiddetin ciddi ölçüde artmış olması çalışmalarımı etkilemektedir. Bu nedenle çalışmalarımın pandeminin iklim krizine ve toplumsal cinsiyet sorunlarına etkisine dair farkındalık yaratması amacındayım. David Lynch’in de ifade ettiği gibi, “Bireyin kendi içine dalarak ulaşabileceği harika bir mutluluk ve

bilinç okyanusu vardır. Bu okyanus bizi arındıracak en önemli unsurdur.”